Kendime zaman ayırmalıyım... belki biraz kitap okumalı, tv seyretmeli, arkadaşlarla kağıt oynamalı veya dans etmeliyim... ama her gün biraz, haftada bir veya ayda bir kaç akşam.
Günün uygun bir saatinde bana yakın biryerde oturmuş sohbet eden arkadaşlarıma uğrarım 30 dakika. Sabah 8'de başlayan bir toplantıya katılırım veya öylesine luzumsuz bir iş edinirim kendime. Anlatacaklarımı sığdıramam dostlarımla geçirdiğim zamana, yeni bir blog yazmaya başlarım belki de...
Ben olabilmek için buna ihtiyacım var.
Dün akşam 7 arkadaş, bizden başka bir garson ve aşçının olduğu, bir restoranda yemek yedik. Masada 7 kişiyiz: 1 kişi Türkçe anlamıyor, 1 kişi İngilizce anlamıyor, 2 kişi Almancada zayıf. Masada her konu 1-2 dilde konuşuluyor, tercüme ediliyor. Fikirler, hikayeler paylaşılıyor... böylesi bir ortamda kimsenin +1 kişisine hiç mi hiç ihtiyacı yok... herkes kendine zaman ayırmakla meşgul, hem de çok yoğun bir çaba ile.
Dans etmeye gittiğim zaman da +1 kişisine hiç ihtiyacım yok: kendi dans etmediği gibi, birinin gelip beni kaldırmasına da engel oluyor.
Bu nadir fırsatların dışında 7/24 anne, evhanımı, eş, patronun hanımı... hangisi gerekiyorsa o şapkayı giyiyorum seve seve.
Ama bırakın kendime ayırdığım, ayırabildiğim zaman benim olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder