6 Mayıs 2009 Çarşamba

Hoşça kal, artık bana ait değilsin

02.10.2007 tarihinde çalıştığım yerde telefonum çaldı. Aşağıdan güvenlik arıyordu. Çiçek gelmiş, gidip almalıymışım.

Aşağı inerken, eşimin kutlama tarihlerimizi karıştırmış olabileceğini düşünüp, düşünmediğimi hatırlamıyorum. 

Güvenlik elime salata kasesi büyüklüğünde bir aranjman yanında bir paket teslim etti. Aklımdan geçenin "...rejimdeyim, çikolataya ne gerek vardı ki şimdi?" olduğundan eminim. Masama vardığımda önce iliştirilmiş kartı, sonra paketi açtım.

Açık ofisimiz çığlığım ile yankılandı... elimde jelatininde, açılmamış bir iPhone tutuyordum. Henüz ülkemizde satışa çıkmamış, daha bir kaç haftadır el altından satılıyorken, bir tanesi benim olmuştu.

Bir çocuğun kırmızı rugan ayakkabılarını yatarken baş ucuna koyduğu gibi, iPhone'uma yakışan bir yer bulamıyor, onu yanımdan ayırmıyordum... çok mutlu olmuştum.

Üzerinden zaman geçti. Türkiye'ye iPhone geldi. 3G de geldi... değişen tarifemiz ve operatörümüz bize yeni nesil telefonlardan hediye etti. Aynı tutku ile telefonumu sevsem de, o ilk an, ilk iPhone gibi değil.

Şimdi öğrendim ki, bir arkadaşım kendi eşine bir iPhone hediye etmek istiyor. Hediyeyi alacak hanım benim kadar mutlu olacak mı bilemem ama arkadaşımın ona bu hediyeyi alırken heycanını gözlerinden okudum.

Beni BEN yapan bazı eşyalarıma yüklediğim duygusal değer ve onlara ancak aynı değeri verebilecek kişilere verebilmem.

2 yorum:

  1. altı üstü bir telefon nasıl bu kadar seviniyorsunuz anlamadım. hiç de analayamıycam sanırım.

    YanıtlaSil
  2. çağımızda "az bulunan" şeyler artık pek değerli bence... 4 mevsim her meyve yenilebiliniyor, amerikada oynayan her dizi internetten iniyor, yabancı dergiler standları dolduruyor.
    iPhone'a altı üstü bir telefon demek başlıca tartışılabilir bir konu ama benim çıktığı günden beri çok istediğim fakat ulaşamadığım bir aygıt olduğu bir gerçekti. henüz burada satışa çıkmamışken elime geçmesi beni gerçekten çok mutlu etti.

    YanıtlaSil