3 Mayıs 2009 Pazar

Düşüyorum...


%200 motivasyonla geçirilen bir sürecin ardından gelen düşüş süreci acıyor. 

Birden adrenalinin yoğu kıvamı ile örtülen, ruhunuzdaki pürüzler belirmeye başlıyor... Çıkıntılar baş gösterdikçe, göğüs kafesin tam ortasında, nefes almayı zorlaştıran bir yumru hissedilir. Çatlakların derinliklerinde boğazınız düğümlenir ve aslında o kadar da mükemmel olmayan şeyler aklınızda yayılır. 

Yemyeşil bir ormanı saran kara bulut gibi. Gökyüzünü görmek için gösterdiğiniz çaba sonsuzdur... debelenir durursunuz. Hain döngünün en alt noktasına yolculuk başlamıştır. Dip karanlık noktaya varılmalıdır ki, çıkış başlasın.

Okuduğum kitaplara, aldığım öğütlere rağmen inandığım bir şey vardır: Bu döngünün tek ilacı zamandır! Bu döngüye girmemek mümkün değil - elimizden gelen, belki manipule edebileceğimiz etken zaman dilimlerinin büyüklüğüdür.

Bakıyorum ki inişe geçmişim, acele ediyorum... bir an evvel en dibe vurayım ve gökyüzünü göreceğim aydınlık zamanlara kavuşayım diye. Dibe hızla çarparsam, etken kuvvet ile yükselişim daha hızla, daha yükseğe olacaktır. Fiziğin kuralı!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder