İşin gerçeği şu ki terbiye dediğin odasına astığın kristal ile, mavi ışık ile, renklerden oluşan bilmem neler ile verilmiyor.
Terbiye dediğin, sınırlarını tutarlı bir şekilde çizdiğin çocuğun, o sınırı aştığı zaman onu bu konuda uyarmak, tekrar sınırları dahiline girmesi için gerekeni uygulamaktır.
Genelde, yapılan hata hakkında konuşmak, onunla empati kurmak, aslında yapılanın yanlış olduğunu ve doğrusunun ne şekilde olması gerektiğini anlayacağı bir dilde ona aktarmak faydalı olmaktadır.
Bazı çocuklar bunu daha çabuk algılar, bazı çocuklar daha geç. Sonunda doğru yol bulunur.
Ancak nadir durumlarda bütün çabalar boşa gider, çünkü çocuk ısrarla çirkin davranışlarına safi ilgi çekmek için devam etmek ister... bağırdıkça, sağa sola saldırdıkça kişilerin yolundan çekildiğini fark eder - zanneder ki haklı veya üstün çıkmıştır. Halbuki kimse onunla artık uğraşmak istememektedir. Geriye kalan tek tük bir kaç kişidir kayıtsız şartsız çocuğa ilgi gösterecek.
Beni BEN yapan kocaman olmuş, çocuk ruhlu, laftan anlamayan, söz dinlemeyen, ne zaman susacağını bilmeyen kişilere ilgimi daha fazla gösteremememdir. Zaten zor olan hayat şartlarını sizlerin daha da zorlaştırmasına izin vermeyeceğim.
Arkadaşım; anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az. Ellerin dert görmesin. Teşekkürler yazdığın ve paylaştığın için.
YanıtlaSilSevgi ile kal...